Ahmet Hamdi Tanpınar" Huzur Romanı Üzerine"... (•‿•)
Yeni Türk Edebiyatı nın ilk profesörü olan Ahmet Hamdi Tanpınar , adeta Huzur romanı ile huzursuzluğun romanını çizmiştir. Tanpınar , romanı dört bölüme ayırmış ve bu bölümlere karakterlerinin isimlerini vermiştir. Bu isimler sırasıyla İhsan, Nuran , Suat ve Mümtaz dır . Roman, İkinci Dünya Savaşı nın başlamasında bir gün öncesinde, başlayıp bitmiştir. Binevi huzur İkinci Dünya Savaşı na doğru ilerleyen dünyanın , fırtına öncesi sessizliğinde geçer. Roman da geçmiş şimdiki zamanda yaşanmıştır . Huzur iyi bir aşk romanı olmasının yanında, bir düşünce romanıdır . Roman Batılılaşma, Modernizm ve Nihlizm üçgeninde ulusal kimlik arayışı işlenmiştir. Yerini ve kendini arayan topluma ayna tutmaya çalışmıştır. Roman da verilmek istene düşünceler, İhsan karakteri ile verilmiştir. İhsan Batı eğitimi almış, çağcıl bir Osmanlıdır. Galatasaray Lisesinde Tarih Hocasıdır. Roman da us “ akıl “ adamıdır . İdealize bir tiptir. Tarih , kültür ve edebiyat alanında oldukça yetkin ve eski Türk Medeniyeti konusunda fikir sahibidir. Fransa da tahsil gören ve Batı kültürünü iyi bilen İhsan kendi kültürüne bağlı kalarak Türk kültürünü yaşatmaya devam eder. Bu dönemde Türkiye de aydınlar, bir takım değerler arasına sıkışmış toplumu bunalımını tartışır. Bu tartışmanın fikir babası elbette İhsan ‘ dır. İhsan karakterini tanıdğımıza göre, şimdide onun fikirleri üzerinde duralım. Roman da İhsan hazineyi, akl-ı selim Türkiye nin geleceğini temsil eder. İhsan ‘ nın romana serpiştirilmiş fikirlerini , kültür meselelerinden, ekonomi, politiye kadar Türkiye nin kalkınmasına bir dize tekiflerin sahibidir. İhsan hayatın milli olması gerektiğini düşünür. Roman a bir çok musiki serpiştirilmiştir . İhsan ‘ a göre halka yaklasşmanın yolu türkülerimizdir. Aydınlar halkın içerisine girmeyi istiyorlar. Fakat bununla ilgili hiçbir çabaları yoktur. Sadece halk türküsünü dinlerken sorunların çözüleceğini düşünüyorlar . Türk musikisinin , sanatlarının unutulması hor görülmesi sonradan oluşan Batının değerlerine özenmeyi , İhsan karakteri üzerinden eleştiriliyor.
Şimdi de roman da verilen düşünceleri bir bir ele alalım. Suat ‘ın herkes bizim kadar çok mu okuyor?... sorusuna İhsan ‘ ın cevabı: sorun okuduklarımızın bizi ilerletmemesi , okurken benliğimizden kaçmamızdır. Halbuki okuduklarımız ile hayatımıza yeni şeyler katılmasını gerektiğini söyler. (s.97). Fikr ve sanatın hür bırakılması gerektiğni söyler. Mazi ile bağlantımızı koparmamamız gerektiğini, aynı zamanda garpa da kendimizi kapatmanın doğru olmadığını söyler. Şark ın en klasik zevkli milleti olarak bizlerin her şeyin devamını sağlamamız gerekiğni vurgular. İhsan a göre henüz hayatımızın şekli yok, ölü köklerimizi atmamız gerektiğini, bunun içinde realiteden yararlanmamızı söyler. (s.99). İhsan a göre İkinci Dünya Savaşı insanlığın felaketini hazırladığını düşünür .(s.100). Huzur un ilk sayfalarında Albert Sorel in çarpıcı bir sözünü paylaşacak olursak : “ Dünya gömlek değiştirceği zaman hadiseler sakınılmaz olur . “ Sözünün romanda yer verilmesinin aslında büyük değişikliklerin olacağının göstergesidir. (s.19). Osmanlı nın gerileme dönemde tutunduğu bir dal olan Batılılaşma nın bize devşirme hayatlar vererek kendi benliğimizi yitirdiğimizi, Batıcılığın yaşantımızda tezatlık çıkardığını söyler. ( s.262). Türkiye nin topraklarının geniş olduğunu bu toprakları işlerken aynı zamanda ekonomiye katkı sağlamasını , bunuda insanımıza öğreterek ve yetiştirerek sağlayabileceğimizi söyler. Mekteplerimizde insanımızın tam manasıyla eğitilmeğini , bu mekteplerde amacın memur yetiştirmek olduğunu yeterince memur alımı olunca geriye kalanların durumunun ne olacağını, İhsan karakteri ile sorgulamamızı iştemiştir. İçinde bulunduğumuz krizi, eğitimle , tarımla ve sanayi ile iş hayatını ve piyasayı genişletebiceğizi söyler. Örneğin iş için İstanbul a büyük göçlerin olduğunu ama plansız çalıştıkları için gelişimin sağlanamadığını vurgular. (s.263-264). Milletimizin ; sanat bileninin, tarih bilmediğini, edebiyat bilenin siyasi tarih bilmediğini gibi örneklerimizi çoğaltabiliriz. Yani bireylerin her konuda kendini geliştirmediğini oysa biraz ekonomi ve politika bilgisinide kendisine katabilse idi içinde bulunduğumuz durumu sorunsuz bir şekilde atlatabileceğimizi söyler. (s.265). Ayrıca irademiz ile şartlarımızı tanıyıp, işlerimizi ve piyasamızı oluşturmalı, her şeyi yeni baştan kurmamız gerektiğini ve nesillerin çalışarak bunu gerçekleştirileceğini söyler. Bu yeni hayatın içinede maziyi ekleyerek düzenlememizin şart olduğunu söyler. (s.266-267). Çok iyi bir misyonumuz olduğu halde bunu farkında değiliz diyerek , başka milletlerin yaptığı şeyleri yapmaya çalışıyoruz. Yunus ‘u, Baki ‘yi , Dede ‘ yi görmez olup Wagner i , Goethe ‘ yi Gide’yi , Verlaine ‘ yi kendi insanımızdan çok sevdiğimizi söyler. (s.267-268). Fert in kendisini koruması gerektiğini hayatına ilaveler yaparak, bireyin kendine has metot ve disipline sahip olması gerektiğini İhsan karakteri ile vurgular. (s.269). Herşey den önce kendimize sadık olmamızı, şahsiyetimizi oluşturmamızı, benliğimizi korumamızı ve us ile hareket etmemizi ve böylece halka yakın olabileceğimizi söyler. (s.270-271).
Yorumlar
Yorum Gönder